Çok sayıda işçi çalıştıran şirketlerde işçilerin borçlarından kaynaklı olarak maaşlarına haciz konulması durumunda maaş haciz müzekkerelerine süresinde cevap verilmesi, işçinin maaşına konulan hacizlerin sıralarının takip edilerek maaştan yapılacak kesintinin sıradaki icra dosyasına ödenmesi ve maaş haczi uygulamasına dair diğer ayrıntılar oldukça önem arz eden hususlardır. Öyle ki, bu durumlarla karşılaşan şirketlerin birçoğunun muhasebe ve hukuk departmanları maaş haczi uygulamalarının takibiyle oldukça fazla zaman kaybetmekte, bu da asıl işin veriminin düşmesine yol açmaktadır.
İş akdinin işveren tarafından feshi işçinin sözleşmenin zayıf tarafı olduğu düşüncesiyle ağır şartlara bağlanmış olup, işverene yargılama aşamasında da ispat yükü bakımından ağır bir sorumluluk yüklenmektedir. İşverence dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan birisi de “feshin son çare olması” ilkesidir. İşveren tarafından işçinin iş akdinin feshedilmemesi için her türlü önlem denendikten sonra işçiden hala verim alınamıyorsa fesih yoluna gidilebilmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar bağlamında işçinin maaşında çok sayıda haciz bulunmasının fesihte geçerli neden sayılıp sayılmayacağı konusu gündeme gelmektedir. Yargıtay’ın bu konudaki görüşü ise 2008/10363 E., 2008/6019 K. ve 24.03.2008 tarihli kararı ile hüküm altına alınmıştır. Kararın ilgili kısmından alıntı yapmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
“İşçinin ücretinin borcu nedeniyle haczedilmesi, istisnaen davranış nedeniyle feshi geçerli kılmalıdır, işçinin ücretinin sık sık haczi nedeniyle, objektif bir bakış açısı altında, işyerinin, örneğin muhasebe veya hukuk servisinde önemli zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecinin veya işyeri organizasyonunun olumsuz yönde etkilendiğinin kabul edilmesi halinde geçerli fesih nedeninin kabul edilmesi gerekir. Ancak bunun için işçiye önceden ihtar çekilmesi yerinde olacaktır.”
Karardan da anlaşıldığı üzere, işçinin maaşı üzerinde çok sayıda haciz bulunması, objektif olarak şirketin işleyişini, çalışma sürecini veya işyeri organizasyonunu olumsuz yönde etkiliyorsa bu durum “geçerli neden” olarak kabul edilmelidir.
Ancak kararda dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise, işverenin haklı bulunmasının sebebinin yukarıda bahsetmiş olduğumuz “feshin son çare olması” ilkesi uyarınca işyerinde bu hususta iki adet genelge yayınlanmış olması ve işçiye bir ihtarname keşide etmek suretiyle iki ay süre verilerek maaşındaki hacizleri kaldırmasının ihtar edilmiş olmasıdır. Daha açık ifade ile Yargıtay, maaşında çok sayıda haciz bulunan işçilerin iş akitlerinin doğrudan feshedilmesinin geçerli nedenle fesih olarak değerlendirilemeyeceğini, “feshin son çare olması” ilkesi uyarınca işçiye her türlü ihtarın yapılmış olması gerektiğini ifade etmektedir.
Neticeten, işverenler bakımından oldukça ağır biçimde vakit ve işgücü kaybına yol açan maaş hacizlerinin takibi hususunda Yargıtay, yukarıda bahsedilen şartlar mevcut ise işverenin geçerli nedenle fesih hakkı olduğunun kabul edilmesi gerektiği yönünde kanaat bildirmektedir. Ancak yukarıda da ifade edildiği gibi, iş yargılamasının işçi lehine yapılan düzenlemeler doğrultusunda yapıldığı ve “feshin son çare olması” ilkesi unutulmamalı, Yargıtay’ın işçi lehine yorumu karşısında keyfi olarak iş akitleri feshedilmemelidir.
